Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kule Reklam - Çiftlik
Kule Reklam - Çiftlik
Turgay Delibalta
Turgay Delibalta

SANAT “YAN FAALİYET” DEĞİL, SOSYAL DAYANINMANIN OMURGASIDIR

— Mahalleden kente yayılan kültürel ağlar, güveni ve ortak üretimi büyütür

Bir kenti yalnızca yolları, köprüleri, binalarıyla ölçtüğümüz sürece, orada yaşayanların birbirine nasıl baktığını, nasıl konuştuğunu, neyi birlikte mümkün kıldığını ıskalarız. Sanat tam da bu “birlikte mümkün”ün dili. Bu yüzden sanat politikalarını belediye bütçesinin kenarında duran bir kalem değil, toplumsal dayanışmanın omurgası olarak görmek zorundayız.

Yerel idarelerin en görünür rolü, kültürel altyapıyı kurmak ve işletmektir: kütüphaneler, sanat merkezleri, konser–tiyatro salonları, açık alan heykelleri ve duvar resimleri gibi kamusal sanat uygulamaları sanatı gündelik hayatın akışına dâhil eder; erişilebilirliği artırır, güven algısını güçlendirir, mahallelerin karakterini belirginleştirir ve esnafı canlandırır. İyi tasarlanmış bir park aydınlatması ile kamusal sanat birleştiğinde hem güvenlik artar hem mekân kimliği güçlenir.

Bunun yanında politika ve destek mekanizmaları sanatın sürdürülebilirliği için kritiktir. Şeffaf hibe programları, sanatçı atölyeleri için düşük kiralı alan tahsisi, festivaller ve lojistik destek; gençlere ve dezavantajlı gruplara yönelik atölyeler yerel üretimi canlı tutar. Komşu belediyelerle ağ kurmak—ortak bilet, dolaşan sergi, bölgesel festival—kültürü merkezî salonlardan çıkarıp kentin her noktasına taşır.

Katılımcı süreçler bu tabloyu tamamlar. Mahalle meclisleri, açık çağrılar ve ortak tasarım atölyeleriyle yurttaşın söz hakkı genişler; bir parkın aydınlatmasından bir meydanın yönlendirme tasarımına kadar kararlar daha insan odaklı hâle gelir. Dijital platformlarda açık veriyle tutulan kültür haritaları bağımsız inisiyatiflerin görünürlüğünü artırır ve kaynakların adil dağıtımını kolaylaştırır.

Kapsayıcılık ise işin etik ve toplumsal güvencesidir. Sanatın değeri yalnızca “yüksek kültüre” erişebilenlerin alkışında ölçülmez. Ücret politikaları, mekân erişilebilirliği, çok dilli içerik ve engelli bireyler için düzenlemeler; gençlerin, çocukların, göçmenlerin ve yaşlıların üretime katıldığı eşitlikçi programlarla birleştiğinde güven ve ortak üretim artar, ekonomik ve kültürel canlılık kalıcılaşır.

Elbette riskler var: sürdürülebilir finansman, sansür baskıları, merkez–çevre dengesizliği. Çözüm, kamusal çıkarla sponsorluk arasına net etik ilkeler koymak; özerk sanat kurulları ve bağımsız jürilerle karar süreçlerini korumak; izleme–değerlendirme raporlarıyla şeffaflığı kurumsallaştırmaktır. Kültürel olanakları yalnız “saygınlık alanlarına” değil, tüm mahallelere yaymak esastır.

“Önce asfalt, sonra sanat” ikilemi ise akıllı eşzamanlılıkla aşılır. Bir kaldırım genişliğini planlarken sokak performansına alan ayırmak, yeni bir meydanı düşünürken yönlendirme tasarımını yerel grafik sanatçılarla üretmek bütçeyi şişirmez; yapılan yatırımı anlamlı ve sürdürülebilir kılar. Sonuç açık: Sanatı “yan faaliyet”ten çıkarıp sosyal dayanışmanın omurgasına yerleştirmek, kentin yalnız estetiğini değil, psikolojisini ve ekonomisini de iyileştirir. Mahalleden kente yayılan kültürel ağları güçlendiren her adım, yarın daha güvenli, daha üretken ve daha umutlu bir şehir demektir. Sevgiler…

Turgay DELİBALTA

Bu haber 142 kez okundu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER