Merhaba Sevgili Okurlar,
Kamu hizmetlerine harcanmak üzere hükümetin veya yerel yönetimlerin yasalara göre herkesten doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan topladığı paraya Türk Dil Kurumu (TDK) vergi demektedir.
Ülkemizde kaç çeşit vergi var saymakta hepimiz zorlanıyoruzdur. Başlıca bildiklerimiz motorlu taşıtlar, emlak, gelir, katma değer, özel tüketim, çevre-temizlik, egzos-emisyon, stopaj, damga, kurumlar vergisi olmak üzere daha da sayamadığımız ya da ismini bilmediğimiz vergi çeşidi ülkemizde uygulanmaktadır.
Uygulanan vergiler, belirli bir oran da veya hükümetin belirlediği ücretlere göre yılın belirli zamanlarında ilgili kurumlarına ödenmektedir.
İslamiyet’te adı vergi olmasa da Müslümanlardan zekât ve öşür, gayri Müslimlerden haraç ve cizye adı altında para toplanmıştır.
Zekat oranı; yıl içindeki borçlarınız düşüldükten 80,18 gr altına eş değer geliriniz var ise 40 ta 1 veya %2,5 zekat ödemekle mükellefsinizdir. Öşürde ise; sulanması masrafsız olan arazilerden elde edilen ürünlerin 10 da 1 yani %10, emek ve masraf edilerek sulanarak elde edilen ürünlerden 20 de 1 yani %5 ödenmektedir.
Devletin vergi gelirlerinin yanında; Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanlardan ve işyeri sahiplerinden prim almaktadır. Aldığı primlerle sağlık hizmetlerini vermekte, emekli maaşlarını ödemekte ve gerekli yatırımları yapmaktadır.
Yurttaşlarımızın KİT olarak bildiği kamu iktisadi teşebbüslerinin ANAP iktidarları döneminde başlayan özelleştirme furyası ile devlet elinden çıkarılmaya başlandığını tüm yurttaşlarımız bilmektedir. İlk başta her ne kadar zarar eden teşebbüsleri satacağız deseler de zaman içinde devlet fabrikamı işletir, ilaç, şeker, sigara, alkol, kağıt, elektrik mi üretir gibi masumane söylemlerle Cumhuriyet’ in kuruluşundan itibaren kurulan şeker, sigara, alkol, kağıt, fabrikaları, savunma sanayi, Telekom, termik santraller, barajlar, köprü, limanlar, Deniz işletmeleri ve sayamadığım birçok iktisadi işletmeyi özelleştirme adı altında satılmış, kiraya verilmiş veya uzun süreli kullanım hakkı verilmiştir.
Genel olarak bakıldığında KİT’lerin içinde zarar edenlerin yanında adete altın yumurtlayan işletmelerin yanında stratejik öneme sahip işletmelerde bulunmaktadır.
Özelleştirmeler sonrasında devletin gelirlerinin azaldığını düşünenlerdenim. Yurttaşlardan alınan vergi ve primlerle devletin masraflarının karşılanmadığı açıkça hissedilmektedir.
Dolaylı yöntemlere başvurarak açığı kapatmaya çalışmaktadırlar. Burada da devreye cezalar girmektedir.
Uzun yıllardan beri bütçe görüşmelerini az da olsa takip ederim. Trafik para cezalarının yanında birçok cezanın da artık bütçeye girdiğini görmekteyiz. Bunun yanında bakanlıklar akla hayale gelmedik cezalarda bulmakta ve resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmektedir. Bunların en ilginci başıboş köpeklerin yakalanarak ilgili belediyesine köpek başı 71 bin TL ceza kesilmesi. Mutlaka mantıklı bir açıklaması ve hukuki bir tarafı vardır diye tahmin ediyorum. Cezai yaptırımı hazırlayanlar sokak hayvanlarının çoğalmaması için gerekli düzenlemeleri yapmışlar mıdır? Bunun için belediyelere bütçe ayıracaklar mıdır? Ve evcil hayvan satış yerlerini, gümrükleri, özellikle sahil bölgelerinde yeterli denetimi sağlayacak hukuki düzenlemeyi yapmışlar mıdır?
Veraset ve intikal vergisi beyannamesini zamanında vermeyenlere de ceza kesilmektedir.
Devletin gelirlerini artırmak için izlediği mali politikalar, vergi ve cezalar üzerine kurulduğudur. Yayınlanan tasarruf tedbirlerine vatandaş uymaya davet edilirken iktidarda olanlar itibardan tasarruf olmaz demeye devam etmektedirler.
Maliyeti 20 TL olan akaryakıtın pompa satış fiyatı 48 TL civarında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 70’lik rakının fiyatı 310 TL iken üretildiği Türkiye’ de aynı rakının fiyatı 950 TL, ortalama 60 TL olan sigaranın Türkiye satış fiyatı 80 TL civarındadır. Diyanet İşleri alkolün haram olduğunu her fırsatta söylemesine rağmen alkol ve tütün ürünlerinden alınan vergi ile devlet çalışanlarının maaşlarının ödendiğini galiba bilmemektedir. Kullanması haram olan şeylerden alınan vergi ile ödenen maaşların haram olup; olmadığının kararını sevgili okurlara bırakıyorum.
Kanuni yollardan ve emek sarfederek kazanılmış paranın vergilendirilmesini kutsal ve bereketli olduğuna inanıyorum. Yasalara saygılı vatandaşlar vergi ve cezalarını düzgün öderken büyük şirketlerin vergi borçlarının silinmesine sonuna kadar karşıyım. Büyük şirketler vergilerini ödemedikçe yurttaşlarımızın üstündeki vergi ve cezalar daha da artacaktır.
Vergi dağılımının adaletli olmasından yanayım. Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük mafya liderlerinden Al Capone bile onlarca suçtan yakalanmamış olmasına rağmen vergi kaçırma suçuyla cezaevine atılmış ve orada ölmesinin yanında haksız yoldan kazandığı paralar vergilendirmeye tabi tutularak milyonlarca dolar vergi ödettirilmiştir.
Dünyaca ünlü hukukçu John Marshall’ın “vergilendirme gücü yok etme gücüdür.” Sözü gerçekleşmiştir.
“Bir memlekette adalet mevcut olmazsa, o memlekette anarşiden başka bir şey yoktur. Orada hükümet yoktur, orada hiçbir şey yoktur.” Diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet, minnet ve dua ile anıyorum.
Kalın sağlıcakla ve adaletle….
YORUMLAR