Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam
Ünal Yiğit

KLEPTOKRASİ

Merhaba Sevgili Okurlar,

Sonu …rasi ile biten birçok kelime yabancı dillerden Türkçemize girmiş ve kullanılmaktadır. Demokrasi, aristokrasi, bürokrasi, teokrasi, otokrasi bunlardan bazılarıdır. Birçoğunun anlamını dahi bilmediğimizi düşünüyorum.

Sosyal medyada bir paylaşımda kleptokrasi kelimesini okudum. Ülkemizin durumunu özetler mi? Özetlemez mi? Siz sevgili okurlara bırakıyorum.

Yunanca hırsız anlamına gelen “kleptes” ve hükmetmek, güç anlamına gelen “kratos” kelimelerinden oluştuğu ifade edilmektedir.

İnternette yaptığım araştırmada; “Kleptokrasi ya da yağma düzeni, bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir ve kısaca hırsızlar rejimi anlamına gelir. Demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmediği ülkelerde görülen bu durum, o ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olmaktadır.

Kleptokrasi’nin, Plütokrasi (Zenginlerin yönetimi) ve Oligarşi‘den (Ayrıcalıklıların yönetimi) ayrılan bazı yönleri vardır. Kleptokrasi ile yönetilen bir ülkede yozlaşmış politikacılar, kendilerini hukukun üstünlüğünün dışında tutup; yandaş komisyonlar, rüşvetler ve özel ayrıcalıklar yoluyla, devlet fonlarını kendilerine ve ortaklarına yönlendirerek gizlice zenginleşirler. Bununla birlikte, kleptokratlar genellikle elde ettikleri kârlarının büyük kısmını, iktidarını kaybetme ihtimâline karşın, yurtdışı bankalarda muhafaza ederler. 

Hırsızlar rejiminin egemen olduğu bir ülkede, yerli sanayi ve tarımsal üretim zayıflar ve iç pazar büyük sermaye gruplarına açılır. Siyasal alanda da insan haklarını çiğneyen, baskıcı bir yönetim kendini gösterir (düşük ücretler, rüşvetsiz iş yapmayan bir bürokrasi vb). Etnik milliyetçiliği, ırkçılığı ya da dini kullanarak geniş kitleleri yönlendirmeleri, bu tür yönetimlerin en karakteristik özellikleri arasındadır.” Diye bahsetmektedir.

Demokrasiye tam anlamıyla geçemeyen ülkelerde görüldüğü ve o ülkenin gelişmesinin önündeki engel olarak görüldüğü düşünülmektedir. Çok partili siyasi hayat, temel hak ve özgürlüklerin korunması hesap verebilir yönetim tarzı demokrasinin vazgeçilmezleri arasındadır. Kleptokrasi de ise bütün gücün tek elde toplandığı otoriter tek adam rejimi olarak da ifade edilmektedir.

Ülkelerin başına bela olabilecek böyle bir rejimin kalıcı hale gelebilmesi için yargı, emniyet ve silahlı kuvvetlerin ele geçirilmesi ve topluma uygulanacak olan baskı ve korku ile mümkün olabileceğidir.

Kleptokrasi rejiminde şeffaflık olmadığı için kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığının hesabını vermezler. Kamu kaynaklarını yönetici pozisyonunda olanlar bu kaynakları istediği gibi kullanabilirler. Kamu kaynaklarının nasıl harcandığını denetleyen etkin bir denetim kurumsalı olmadığı için denetlemezler de. Yapılan tüm harcamaların nereye ve kimlere harcanacağına yöneticiler karar vererek kişisel menfaat temin edebilirler.    

Demokrasiden kleptokrasiye demokratik, barışçıl ve hukuksal yollardan geçmekle ilgili birçok örnek bulunmasına rağmen kleptokrasiden demokrasiye aynı yollardan geçmenin örneğinin olmadığı gözlemlenmektedir.   

Her millet icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortaktır. Sultanlarla, halifelerle yönetilmiş ve yönetilen memleketlerde vatan için, millet için en büyük tehlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmalarıdır. Bu çoğu kez kolaylıkla sağlana gelmiştir. Meclislerle yönetilen memleketlerde de, en öldürücü taraf, bazı milletvekillerinin yabancılar adına ve hesabına çalınmış ve satın alınmış olmalarıdır. Millet meclislerine kadar girebilmek yolunu bulabilen vatansızlara tesadüf etmenin uzak bir ihtimal olmayacağına, tarihin bu konudaki örnekleriyle karar vermek zorunludur. Bunun için millet, vekillerini seçerken, çok dikkatli ve kıskanç olmalıdır. Milletin hatadan korunması için tek güvenilir çare, düşünce ve hareketleriyle milletin güvenini kazanmış siyasal bir partinin seçimde millete rehberlik etmesidir. Genellikle millet bireylerinin, adaylıklarını ortaya atan her kişi hakkında karar vermeye yarayacak güvenilir bilgi ve isabetli görüşe sahip bulunacağını kabul etmek, teorik olarak tasarlansa bile, bunun tamamen doğru olmadığı, deneyimlerin deneyimleriyle inkâr edilmez bir gerçek olmuştur.” Diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle anıyorum.  

Kalın sağlıcakla ve adaletle…   

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER