Yazımın başlığı bazı okurlar tarafından değişik algılanabilir.
Marmaris nasıl olur da küllerinden doğar!
Neresinden bakılsa, çeyrek asrı geçen sürede sadece ülkemiz değil dünyanın gözbebeği turizm kentlerinden biriydi.
Hem de sahip olduğu çeşitli özellikler bağlamında.
Emsalsiz doğal yapısı, doyumsuz iklimi ve pırıl pırıl deniziyle…
Hal böyle iken Marmaris Küllerinden Doğuyor yaklaşımı neyin nesiydi!
Sonra haksızlık edilmiş olmaz mı?
***
Aslında bu tür bir yaklaşımın sebebi, yakın dönemin en önemli orman yangınına maruz kalan ilçe adına gözlenen bir takım girişimler.
Değil mi ki, çok önemli turizm merkeziydi.
İlişkin olarak çevresinde konuşlanan kesimler yanında bizatihi devlete turizm gelirleri bağlamında önemli katkılar sağlıyordu.
Öyleyse, aynı yangında önemli ölçüde etkilendiği için bir şekilde yaraların sarılması gerekiyordu.
Hal böyle olunca, yerel bazda bir takım katkılar sağlayan kişi ve kuruluşlar yanında bizatihi devletin birçok kurumu da harekete geçiyor.
Bunlar arasında yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığı adına bizatihi bakan Mehmet Nuri Ersoy, yangından etkilenen turizmciler olmak üzere diğer ilgili ve yetkililerle toplantılar gerçekleştiriyor.
***
Gözlendiği kadarıyla söz konusu birliktelik, sadece yangına yönelik yaraların sarılması değildi.
Marmaris Küllerinde Doğuyor başlığı altında;
-Marmaris’in Avrupa pazarında tanıtımı,
-Turizm destinasyonlarının genişletilmesi ve hayata geçirilmesi kapsamındaki projeler de bakan Ersoy’un bilgisine sunuluyor.
***
Kuşkusuz aynı projelerin en yetkili kişi konumundaki bakan Ersoy’un bilgisine
sunulması önemliydi.
Özellikle çözümle kavuşturulması bağlamında.
Böylelikle, söz konusu yangına ilişkin yaraların sarılması yanında, geleceğe
yönelik bir takım adımların atılması sağlanmış olurdu.
Nasılsa gözlenen tüm gelişmelere birebir tanık olanlar ve de bizatihi olayın
içinde olanlar, gelişmelerin canlı şahitleriydi.
Dolayısıyla onların aktaracakları bilgiler ve mevcut durum bağlamında
somut adımlar atılırdı.
***
Gözlenen tüm gelişmeler adına bir realite daha vardı ki farklı yaklaşım sergilemek mümkün değildi.
Söz konusu orman yangınının etkilediği alanlar, ülkemizin en güzide yerleşim birimleri arasındaydı.
Özellikle yangının daha bir etkisini gösterdiği Fethiye ilçesinden Köyceğiz’e, Marmaris’ten Datça’ya, Muğla merkez ilçeden Milas ve Bodrum’a uzanan güzergâh üzerinde yer alan yerleşim birimleri, tüm dünyanın hayranlıkla izlediği yerleşim birimleriydi.
Yangından etkilenen, bir görenin tekrar tekrar gelmek istediği bu yerler, şimdi adeta küllerinden doğuyordu.
Sonra, aynı bölgede etkisini gösteren iklim şartlarının bu tür orman ürünlerinin yetişmesinde etkin olması yanında, bölge halkının ormanlara verdiği değer, her türlü takdirin üzerindeydi.
Kabul edelim ki bu yaklaşımda abartı yoktu.
Kaldı ki doğal afetler dışında yöre ormanlarında çok nadir hallerde yangınların gözlenmesi, her şeyi anlatıyordu.
Bu yaklaşımlar üzerine dense, bölge halkı ormanları çocuğu gibi bakıyor ve elinden geldiğince koruyor.
Aynısıyla vaki olduğu için bu yaklaşımda kesinlikle abartı yoktu.
***
İlişkin olarak önemli bir ayrıntı vardı.
Gözlenen gelişmeler üzerine en önemli olay, yanan sahaların ağaçlandırılmasıdır.
Dolayısıyla başkaca çare yoktur.
Özellikle, yanan sahalar imara açılacakmış! gibi bir takım yaklaşımlara fırsat vermemek için tez elden harekete geçilmesi kaçınılmazdır.
Kuşkusuz o takdirde bir takım şüpheler ortadan kalktığı gibi yanan sahaların yerinde kısa sürede genç ormanlar boy atar.
Böylelikle hem şüpheler ortadan kalkmış olur hem de zamanla seyrine doyum olmayan ormanlar tez elden boy atarlar.
Yakın süreçte de MARMARİS KÜLLERİNDEN DOĞAR
