Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam
Buket Çimen

ISTAKOZLAR NASIL BÜYÜYOR?

Istakozlar sert kabukların içinde yaşayan narin yumuşak hayvanlardır ve bu sert kabuklar
genişlemiyor da. Peki bu narin yumuşak hayvanlar nasıl büyüyebiliyordu ki?
Istakoz büyüdükçe bu sert kabuk onu sıkıştırıyor. Ve ıstakoz kendini basınç altında, rahatsız
hissediyor. Kendini avcı balıklardan korumak için bir kayanın altına geçiyor, kabuğunu çıkartıp atıyor
ve yenisini üretiyor. Zamanla büyüdükçe kabuk rahatsız bir hal alıyor. Tekrar aynı kayanın altına
giriyor, kabuğunu çıkartıp atıyor ve yeni bir tanesini üretiyor. Istakoz bunu defalarca yapıyor.
Istakozun büyümesine imkan sağlayan tetikleyici onun rahatsızlık duymasıdır. Eğer ıstakozların
doktorları olsaydı asla büyüyemezlerdi. Çünkü ıstakoz rahatsız hisseder hissetmez doktora gider,
doktor ona antidepresanlar verir iyi hissettirirdi. Kabuğunu hiçbir zaman çıkarıp atmazdı.
Büyüyemezdi! Bence stresli zamanların, ayrıca büyümenin bir işareti olduğunun farkına varmamız
gerekiyor. Eğer zorlukları fırsat bilir onları kontrol edebilirsek, kabuklarımızdan kurtulabilirsek gidişatı
değiştirebiliriz, zorluklarla büyüyebiliriz.
Yukarıda anlattığım ıstakozun büyüme hikayesini, insanın zorluklar karşısındaki tutumuna ışık
tutacak yorumları, Yahudi din adamı (Haham) ve aynı zamanda bilim insanı, psikiyatrist Abraham
Twerski anlattı. En iyi yeteneği de bilimi, insanın anlayacağı dile dökebiliyor olması. İnsan psikolojisini
doğadan örneklerle en iyi şekilde anlatabiliyor olması aslında bize her sorumuzun cevabını doğadan
alabileceğimizi söyleyen Allah’ın başka bir mesajı mıydı? Kur’an’ın ilk ayeti olan ‘‘Oku!’’dan kasıt
acaba doğayı okumak mıydı?
Bence her insanın kabuğundan kurtulması için bir kayaya ihtiyacı var. Avcı balıklar durmadan
çalışıyorlar en nihayetinde. Belki de kayadan ziyade kabuğumuzdan kurtulmamızı düşündüren bir
bilinç veya cesaret gereklidir. Sahi biz insanlar, ıstakozlar kadar cesur muyuz?
Ve son olarak sevgili okur, kapanışı hoşgörü ve barışın sembolü olan din bilimcisi, sufi ve mistik şair
Mevlana’nın bir sözüyle yapacağım. Yerinizde olsam her sabah bu sözü tekrarlayarak yeni sabahlara
uyanabilmeyi umut ederdim.
‘’Her şey üzerine gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme ; çünkü orası
gidişatın, kaderinin değişeceği yerdir.’’
Sevgi ve ışıkla

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER