Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam
Header reklam
Buket Çimen

Bİ BARDAKTAN Bİ ŞEY OLMAZ(!)

Alkol; insan vücuduna girdiği ilk anlarda, GABA sistemlerini taklit etmeye başlar
(beynimizin tüm kontrol düğmelerinin bir düğmeden olduğunu düşünün, o düğmeye bastınız
demektir.) ve beynimizin ödül kimyasalı olan ‘’iyi hissetme’’ nörotransmitteri olan yani
kısacası nöronlar arası haberci görevi gören Dopamin seviyesinde bir artışa sebebiyet verir.
Beynimiz dışsal veya içsel bir ödül algıladığında depomin salgılar. Çok sevdiğiniz yemeği
ocakta pişerken gördüğünüzde o yemeği yemişçesine haz duymanızın sebebi beynin o
yemeği ödül olarak algılayıp depomin salgılamasıdır. İşte alkol aldığınızda iyi hissetmenizi
düşündüren şey işe dopaminin kontrolsüzce artmasıdır. Fakat beynimizin iyi niyetli iletişim
kaynağı depominin şöyle bir yanı da var; ardında hep daha fazlasını isteyen bir beyin bırakır.
‘İki tane içip kalkarız’ dediğiniz akşamların altıları yedileri bulmasının arkasında bu
mekanizma var. 
Alkol dozu artmaya başladığındaysa beynimizin amigdaladaki korku kontrolünü sağlayan
nöronlar arası etkileşimi sekteye uğratır ve beyin aktifliğini yitirmeye başlar. Böylelikle alkol
almadan önce korkuya sebebiyet veren hiçbir uyarıcı artık korkutucu gelmez. Üstelik bu suni
cesaret bununla da sınırlı kalmayıp risk yönetme/algılama yetinizi de kaybettiriyor yani
normal hayatta utanç duyduğunuz hangi yöneliminiz var ise çekinmeden
sergileyebiliyorsunuz. İşte eski sevgiliye atılan mesajlar, pişmanlık duyulan telefon
konuşmalarının arkasındaki mekanizma da bu. 
Şimdi gelelim ‘’alkollüyken söylenilenler gerçektir’’ algısına. Pek çok insan, sarhoş
olduğumuzda engellerin kalktığını, gerçek duygu ve düşüncelerimizi dile getirdiğimizi söyler
ve gerçek kimliğimizi yansıttığımızı savunur. Öyle ki Çin iş kültüründe, potansiyel iş
ortaklarıyla anlaşmaya varmadan önce birlikte sarhoş olmanın gerekliliğine inanılır.Sarhoşken
söylenen bir cümle yüzünden pek çok arkadaşlık ve ilişki sonlandı. Peki söylenenler doğru
muydu? Yukarıda alkolün beyne etkisini kısa ve öz anlattım. Eminim ki bu yazıyı okuyan beş
kişiden dördü alkollüyken aşık olmadığı kişiye ilan-ı aşk etmiş, hiç istemediği bir yerde utanıp
sıkılacağı davranışlarda bulunmuştur… Gerçek şu ki; yüksek doz alkol, beynimizdeki bazı
nöronları olduğundan daha aktif bazılarını ise inaktif duruma getirir ve beynimizin neredeyse
her bölümünü değiştirir. Beynimiz de kim olduğumuz anlamına geldiğine göre alkol; gerçeği
ve değişmemiş benliğimizi ortaya çıkartmaz. Yalnızca kim olduğumuzu değiştirir. Yani
sarhoş bir zihin ayık bir benlik ile konuşmaz. Akollüyken kalplerimiz bile ayık değildir.
Peki bizler normal kabul ettiğimiz durumlarda yeterince biz miyiz? Çizdiğimiz görüntü ile iç
dünyamız aynı mı? Bence bizler normal kabul ettiğimiz durumlarda her zaman biz değiliz.
Haklı sebeplerimizin olması bu gerçeği değiştirmez. Hepimiz, sosyal çevremiz ve doğup
büyüdüğümüz kültürün hayatımıza soktuğu değer yargılarına biat etmiş/ediyor olan
insanlarız… Bu konu farklı bir tartışma alanı yaratıyor ve ben bu hafta bu köşeyi benim için
oldukça manidar bir temenni ile sonlandırıyorum; sonradan/dışarıdan edindiğimiz hiçbir
şeyin(alkol gibi) hayatınızda kalıcı izler bırakmayacağı, son derece kendimiz olabildiğimiz bir
yaşam diliyorum sizlere.

Sevgiyle kalın…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER