Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam
Header reklam

“BEYAZ NÖBET” BAŞLADI: “GEÇİNEMİYORUZ”

Muğla Tabip Odası’nın, sağlık

Muğla Tabip Odası’nın, sağlık çalışanlarının özlük hakları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için yapacakları ‘Beyaz Nöbet’ eylemi başladı.

Muğla Tabip Odası tarafından Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan basın açıklamasında sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili düzenlemenin bu ay Meclis gündemine getirileceğinin söylendiği ancak ayın sonuna gelinmesine rağmen bunun gerçekleşmediğini belirtildi.

Muğla Tabip Odası adına açıklamayı okuyan Başkan Cafer Şahin, şöyle konuştu:

“Geçinemiyoruz! Türkiye, bütün kaynaklarını yandaş holdinglere peşkeş çeken ekonomi politikalarının bedelini hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik, zamlar, TL’nin değer kaybı olarak ödüyor Elektrik, doğalgaz, akaryakıt, bütün ihtiyaç maddelerine gelen zamlar, emeğiyle geçinen tüm toplum kesimleri gibi bizlerin de alım gücünü sürekli olarak düşürüyor ve ay sonunu zor getiriyoruz. Hayat standartlarımızı koruyabilmek için artık iki, üç işte çalışmak da yetmiyor. Her geçen gün daha yoksullaşıyor, daha çok borçlanıyor, yaşamakta zorlanıyoruz.

“SAĞLIK REFORMU ÇÖKTÜ”

Yıllarca “Hastane kuyruklarını kaldırdık” diye siyasi propaganda yapanlar şimdilerde ise günlerce, haftalarca hastanelerden randevu bile alınamaması ile ilgili sessiz kalmaktadır. İktidarın medar-ı iftiharı Sağlık “Reformu” tam anlamıyla iflas etmiş Sağlık Bakanı da dahil hiçbir iktidar mensubu bu konuyu ağzına dahi almamaktadır. Çöken sağlık sisteminin altında en çok ezilen ise biz hekimler olduk. Mesleğimiz değersizleştirildi, emeğimiz ucuzlatıldı; kötü çalışma ortamlarında, ağır çalışma koşullarında düşük ücretlerle çalışmaya zorlandık. İktidarın “Reformu”nun tek kazananı “sağlığın patronları” olurken bizler özel hastanelerin güvencesiz, geleceksiz çalışan ucuz işçilerine dönüştürüldük. Hekimleri ve sağlık emekçilerini mağdur edenler, sağlık hizmeti alan halkı da mağdur ettiler. Ödeme güçlüğü çeken hastaneler döner sermaye ücretlerini ödeyemezken ilaç ve malzeme sıkıntıları da yaşanarak sağlık hizmetleri de aksatılmış; bu süreç sağlık çalışanları ve hekimlere şiddet olarak dönmüştür.

“MESLEKİ SAYGINLIĞIMIZI HEDEFE KOYDULAR”

İktidar sahipleri yıllardır “Hekimlerin eli hastaların cebinde”, “Doktor efendi dönemi bitti” sözleriyle hastaları hekimlere karşı kışkırttı, mesleki saygınlığımızı yok ettiler. Yirmi yıldır uygulanan “Sağlık Reformu” sonrasında “Sağlıkta Şiddet”, artık günlük yaşamımızın bir parçası oldu. Kamu veya özel fark etmeksizin hastaneler, Aile Sağlığı Merkezleri (ASM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), aciller, poliklinikler, servisler, ameliyathane önleri birer şiddet mekanına dönüştü̈. Her gün saldırıya uğruyor; darp ediliyor, yaralanıyor, öldürülüyoruz. Sabah evimizden çıkarken akşam evimize sağ salim dönebilmenin endişesini yaşıyoruz. Her gün hiçbir dayanağı olmayan SABİM şikayetlerine cevaplar yazmak zorunda bırakılıyor; liyakatsiz atanan yöneticilerin mobbingine uğruyor; komisyonların hukuksuz dayanaksız kararları ile mesleğimizden alıkonuluyoruz. Ağır çalışma koşulları, düşük ücretler, şiddet, mobbing, mesleki saygınlık kaybı mesleğimizi çekilmez hale getiriyor, genç meslektaşlarımız okullarını bitirir bitirmez yurtdışına gitmeye çalışıyor.

“ONLAR BAŞARI HİKAYESİ ANLATIYOR, BİZ ÖLÜYORUZ”

COVID-19 pandemisi iki yılı dolduruyor. Türkiye salgının bedelini en ağır ödeyen ülkelerden biri. Vaka sayıları itibarıyla dünyada yedinci sırada yer alıyor. Ölüm sayıları resmi rakamlara göre dahi 85 bini geçti, gerçekçi tahminlere göre 250 bine yakın insanımızı kaybettik. Salgının başlarında üç maskeyi dağıtmayı, aşıyı toplumla buluşturmayı yap(a)mayanlar; toplum sağlığı için gerekli önlemleri almayanlar, şimdilerde ise bütün önlemleri kaldırdılar. Hemen her şey salgın öncesine dönmüş durumda. Sağlık Bakanı ise tüm sorumluluğu topluma yükledi, bütün bu yaşananların sorumlusu değilmiş gibi sadece tweet atıyor. Pandeminin başından beri “SALGIN”ı değil “ALGI”yı yönetmeyi tercih edenler hala “başarı hikayesi” anlatıyorlar. Oysa biz ölüyoruz. Eksik, yanlış, tutarsız politikalar, alınmayan önlemler, yerine getirilmeyen tedbirler yüzünden ölüyoruz. Karanlığa Karşı Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz. Türk Tabipleri Birliği olarak Ekim ayından bu yana özlük haklarımız ve geleceğimiz için yeni bir eylem sürecindeyiz. Beş aydır haklarımız için sağlık kurumlarında ve alanlardayız. 23-27 Kasım tarihlerinde İstanbul’dan Ankara’ya “Beyaz Yürüyüş”te, 27 Kasım’da Ankara’da  “Beyaz Forum”da taleplerimizi dile getirdik. Taleplerimizi karşılamasa, eşitsiz ve yetersiz de olsa hekimlerin ücretlerinde iyileştirme getiren bir teklif bütün siyasi partilerin desteğiyle Aralık ayı başında Meclis’ten geçti. Bizatihi Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı da kameraların önünde hekim ücretlerinin arttırılacağını açıkladılar.

“SONRA?..”

Düzenleme önce Komisyona sevk edildi, sonra da tamamen geri çekildi. 15 Aralık’ta bütün Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında G(ö)REV ile tepkimizi gösterdik. O gün bütün sağlık kurumlarının bahçelerini beyaza boyadık, hekimlerin gücünü, birlik olduklarında seslerinin ne kadar güçlü çıktığını duymak istemeyenlere haykırdık; bizi görmek istemeyenlere emeğimizin gücünü gösterdik. “Ocak ayının ikinci haftasında yeni bir düzenleme getireceğiz.” sözü verildi yine tutulmadı tutulmuyor. Peki, susacak mıyız? Bizi oyalamalarına izin verecek miyiz? Emeğimizin, mesleğimizin karşılığını istemekten vazgeçecek miyiz? Hayır!

“Vazgeçmiyoruz; Oyalama Değil, Hakkımız Olanı İstiyoruz!” diyerek emeğimize, geleceğimize sahip çıkmaya devam ediyoruz. Hep birlikte devam ediyoruz. Sonuç alıncaya kadar devam ediyoruz. Uyarıyoruz: Emeğimiz ve haklarımızın karşılığını almak için mücadelemiz büyüyerek devam edecek. Bu G(ö)REV, taleplerimizin yerine getirilmesi için yapacağımız son, tek günlük G(ö)REV olacak. Başta öncelikli/acil olanlar olmak üzere bütün taleplerimiz kabul edilmediği takdirde G(ö)REV eylemlerimiz devam edecek! 26 Ocak-4 Şubat arası Hakkımız olanı almak için, tasarının meclise gelmesi için Beyaz Nöbetteyiz! Yasal düzenlemeler yapılıp hakkımız verilmediği takdirde 8 Şubat’ta Beyaz G(ö)REV’deyiz!

“HEKİMLER İÇİN 10 ACİL TALEP”

Kamu hastanelerinde göreve yeni başlayan pratisyen ve asistan hekimler için temel ücret (maaş+ sabit ek ödeme) yoksulluk sınırının en az iki katından, uzman hekimler için yoksulluk sınırının en az iki buçuk katından az olmamalıdır. Sabit ek ödemeler genel bütçeden karşılanmalıdır.

Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri “prim ödeme tavanı” üzerinden çalıştıkları kurumlar tarafından ödenmeli; ücretleri en az yoksulluk sınırının iki katı olmalıdır.

Aile hekimi maaşları en az yoksulluk sınırının iki katına yükseltilmelidir. Tüm Aile Sağlığı Merkezi binaları kamu tarafından inşa edilmeli, aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalıdır. 3 yıldan uzun süre görev yapan aile hekimi ya da aile sağlığı çalışanı tüm kamu dışı ebe, hekim ve hemşireler kamu kadrosuna alınmalıdır. OSGB’lerde çalışan işyeri hekimlerinin ücretleri Türk Tabipleri Birliğinin belirlediği asgari ücreti üzerinden ödenmelidir.

Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur farkı gözetilmeksizin bütün emekli hekim maaşları (25 yılda emeklilik baz alınarak) pratisyen hekimler için asgari 15.000 TL, uzman hekimler için asgari 18.000 TL’ye çıkarılmalıdır.

Çalışma ortamlarımız ve koşullarımız iyileştirilmeli, başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlere, herhangi bir maddi kayıp olmadan (nöbet ücretinin kesilmesi vs.) nöbet ertesi izin hakkı tanınmalıdır.

COVID-19 “illiyet bağı” aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı, Pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalı, hekimler için ek gösterge 7.200 olmalıdır.

Sağlıkta Şiddet Yasası acilen, TTB’nin önerdiği şekilde düzenlenmeli; cezalar tutuksuz yargılanma ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” olarak uygulamaya olanak veren sınırların üzerine çıkarılmalıdır.

Tıbbi hatalarda kurumsal sorumluluğu görmezden gelerek hekimleri ödeyemeyecekleri tazminatlara mahkûm eden uygulamaların önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.”

Haber :Esma Turan