Gözlemlendiği üzere, 14 Mayıs tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine yönelik olarak çok şeyler yazıldı çizildi.
Aradan bir hafta gibi süre geçmesine karşın hala da devam ediyor.
Siyasi teşekküllerin temsilcileri yanında basın mensupları olarak bizlerde, üstlendiğimiz görevin sorumluluğu içerisinde gelişmeleri, gözlemlerimiz doğrultusunda aktarmaya çalışmıştık.
Hala da sürdürüyoruz.
Tabi burada esas teşkil eden önemli bir nokta vardı.
Halk demokratik hakkını kullandığına göre olay, gelişmelerin seyri içerisinde çarpıtılmadan aksettirilmeliydi.
Değilse üstlenilen görevin hiçbir anlamı kalmazdı.
Bu nedenle tarafsızlığımıza halel gelmemesi için gelişmeleri, noktası virgülüne kadar olduğu gibi aktarmaya çalıştık.
Şimdi gazeteciler olarak, taşıdığımız sorumluluğu layıkıyla yerine getirmenin mutluluğu içerisindeyiz.
***
Aynı seçimlere yönelik önemli bir nokta vardı.
Gözlenen gelişmeler bağlamında asıl olan halkın yaklaşımlarıydı.
Özellikle, hiçbir telkin ve de baskıya maruz kalmadan, hür iradesi doğrultusunda demokratik hakkını kullanmasıydı.
Ancak o zaman gereği yerine getirilmiş olurdu.
Değilse, ne demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlediğinden, ne de halkın gönül rahatlığı içerisinde vatandaşlık görevini yerine getirdiğinden dem vurulurdu.
Bu durum ancak totaliter ülkelerde görülen yaklaşımdı.
İlişkin olarak önemli bir nokta daha vardı.
Türkiye demokrasiyle yönetilen bir ülke olduğuna göre bu tür kabul edilemez eğilimlere yer yoktu.
***
Söz konusu seçimlere gelince…
Ülke olarak, bahse konu seçimden yüzümüzün akıyla çıkmıştık.
Bu yüzden son derece mutluyduk.
Sonra nasıl sevinilmezdi!
Aynı seçime yönelik olarak halkımızın sergilediği demokrasiyle örtüşen tavır, tüm dünyanın dikkatinden kaçmamıştı.
Özellikle Avrupa’da konuşlanan ülkeler olmak üzere ABD dahil, daha nicelerin ülkemizde gerçekleştirilen seçimlerden övgüyle bahsetmeleri,
Aynı ülkeler yanında daha nice devletlerin resmi yayın organlarının ülkemiz seçimlerini birinci haber olarak vermeleri, sıradan bir olay değildi.
İlişkin olarak, seçimlere yönelik halkın eğilimleri bağlamında Türkiye’yi örnek ülke olarak göstermeleri, yıllardır süregelen yanlı ve anlamsız yaklaşımları göz önüne alındığında, bizim açımızdan son derece önemli ve kıvanç vericiydi.
Ümit edilir ki bundan böyle bakış açılarında bir değişiklik olmaz.
En azından olmamasını diliyoruz.
***
Kuşkusuz aynı seçimlere yönelik birçok ayrıntı gündemde yer etse de esas teşkil eden bir nokta vardı.
Ve de mutlak cevap arıyordu.
Söz konusu Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine yönelik olarak halkın yaklaşımı nasıl olacaktı?
Özellikle halkımız, Anayasanın kendisine tanıdığı vatandaşlık hakkından doğan bir yaklaşımla gereğini yerine getirecek miydi?
Kısaca, her iki seçim için gereğini yerine getirecek miydi?
Bu arada denebilir ki, halkın söz konusu seçimlere yönelik yaklaşımı nasıl olacak sorusu, tabir yerindeyse abesle iştigalden başkası olamaz.
Bu ülke sınırları içerisinde konuşlanan her kim olursa olsun, yasanın öngördüğü müeyyideler doğrultusunda gereğini yerine getirmekle yükümlüdür.
Dolayısıyla halk aynı bilinç içerisinde, demokrasinin öngördüğü kriterler bağlamında, seçme hakkını kullanmalıdır.
Nitekim gözlendiği üzere olması gerektiği şekilde kullanılmıştır.
***
Aslına bakılırsa bu konuda tereddüt yoktu.
14 Mayıs tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimine yönelik olarak halkın yaklaşımları, çok önemli rakamlar içermişti.
Bu konuda yapılan açıklamalar bağlamında, seçimlere katılım oranının % 90’nın üzerinde olması,
HALKIN DEMOKRATİK HAKKINI EN İYİ ŞEKİLDE KULLANDIĞININ GÖSTERGESİYDİ.
Kuşkusuz önemli bir rakamdı.
Özellikle Avrupa Kıtasında konuşlananlar olmak üzere diğer birçok kıtada yer eden ülkeler halkının, bu oranda seçimlere katılmadığı düşünülürse…
Bu yüzden ülkemiz halkı adına gözlenen rakam, takdire şayandır.
Değil mi ki bu sayıdaki vatandaşımız, söz konusu seçimleri asli görev kabul ederek sandık başına gitti.
Ve de tercihini ortaya koydu.
Kim ne derse desin, nasıl bir yaklaşım içerisinde olunsa da halkımız üstlendiği görev ve sorumluluğu layıkıyla yerine getirmiştir.
Hem de yüzde 90’nın üzerinde bir katılımla.
Bir kez daha vurgulamak gerekirse halkımız, geride hiçbir şaibe ve soru işareti bırakmadan, Anayasanın kendilerine tanıdığı müeyyideler bağlamında üstlendiği görevi en iyi şekilde yerine getirmiştir.
YORUMLAR