İyi bir akademisyen, iyi bir stratejist olan Ümit Özdağ’ın siyasi hayatı hep mücadele ile geçti. Türkiye’nin iç ve dış politikalarına hep bir milli göz ile baktı. Annan Planı, Çözüm Süreci, FETÖ konularında aldığı tavrı bugün Suriyeli Sığınmacılar konusunda alıyor. Bu konuyu da Stratejik Göç Mühendisliği olarak tanımlıyor. Bu bahsettiğim konulardaki tavrı, çözüm önerileri siyaset yaptığı partilerin başta genel başkanları olmak üzere parti kadrolarında karşılık bulmadı. Hatta “ajan, deli, faşist, ırkçı” sıfatlarıyla damgalamaya çalıştılar.
26 Ağustos 2021 tarihinde Zafer Partisi’ni kurdu. Hızlı bir şekilde hemen hemen tüm illerde parti kadrolarını oluşturdu. Türkiye’de son dönemin en büyük sorunlarından biri olan ve gün geçtikçe derinleşen Suriyeli sığınmacı ve kaçaklar sorununu gündeme taşıdı. Ardından “Anadolu Kalesi” ve “4 Deniz 4 Bölge” adında fark yaratan 2 proje açıkladı. Ve son dönemlerde de bir çok konu ile Türkiye’nin gündemine oturuyor.
Yazının başlığını biraz açmak gerekirse, Ümit Hoca’nın “Sığınmacıları 1 yıl içerisinde vatanlarına geri göndereceğiz.” çıkışından sonra iktidar ve muhalefet “Biz de göndereceğiz.” söylemlerine başladı. Ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı göreve davet etmesi ve 6 ‘lı Masa’ya “Mansur Yavaş’ı aday gösterin, biz de destekleyelim.” çağrısı Muhalefetin “Oyları bölüyorsunuz.” eleştirilerini çöpe attı. Zafer Partisi’nin “İktidara geldiğimizde Köy okullarını yeniden açacağız.” çıkışından sonra, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ardından İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener köy okullarını açacakları söylemlerinde bulundular. Sonrasında Erzincan’ın İliç ilçesine giderek altın madeninin Fırat nehrine siyanür sızdırdığını ve bu doğa felaketine getirdiği “Türkiye’nin Çernobili” tanımlaması ile konuyu gündeme taşıdı. Ümit Özdağ’ın açıklamalarından kısa zaman sonra Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninin faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. Son olarak Ümit Özdağ ve Zafer Partililer Hatay’a sembolik mayın döşemeye gideceğini açıklamışlar ve önce Hatay Valiliğinin aldığı karar ile Hatay’a alınmamışlar, sonrasında karara gelen tepkilere dayanamayıp Valilik yasağı kaldırmıştı. Aynı günün akşamında Ümit Özdağ Hatay’da bir basın açıklaması yapmış ve Ottawa Antlaşması’nı gündeme getirmişti. Ottawa Antlaşması 1999 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 2003 yılda TBMM’de alınan kararla Türkiye de Ottawa Antlaşması’na katılmıştır. Ümit Özdağ’ın açıklamasının üzerinden daha üç gün geçti ama üç günde internetteki “Ottawa Antlaşması” araması, 2003 yılından günümüze kadar ki aramaların 2.1 katına gelmiş durumda.
Bir siyasetçi gündem yaratabiliyorsa, siyasi literatüre yeni tanımlamalar sokabiliyorsa ( Kaldı ki Ümit Özdağ’ın son dönemde siyasi literatüre kazandırdığı “stratejik göç mühendisliği, saray rejimi, sarı muhalefet” tanımlamaları artık vatandaş da kullanmaya başladı.) başarı oranı o kadar artar. Ümit Özdağ gerek izlediği tutarlı siyaset ile gerekse enerjisiyle kısa zamanda büyük bir potansiyel yakaladı. Bu potansiyeli sandıkta oya dönüştürebilecek mi hep birlikte göreceğiz.
Bu haber 0 kez okundu.
YORUMLAR