Türkiye’nin güneybatısında uzanan Muğla, yıllardır “deniz-kum-güneş” üçgeninde tatil arayanların rotasında yer alsa da, aslında göz ardı edilen çok daha derin bir kimliği barındırıyor: 103 tescilli antik kentle, Türkiye’nin en fazla antik yerleşimine sahip ili. Bu özelliğiyle Muğla, tarihi bir açık hava müzesi olma unvanını hakkıyla taşıyor.

Deniz Değil, Taşlar Konuşuyor
Bodrum’dan Fethiye’ye, Datça’dan Milas’a uzanan bu topraklar, yalnızca günümüz turizminin değil; Karya, Likya, Roma ve Bizans uygarlıklarının da uğrak noktasıydı. Bugün çoğu ziyaretçisini sahillerde ağırlayan Muğla, Stratonikeia gibi devasa antik şehirlerle adeta bir arkeoloji atlası sunuyor. Öyle ki her 100 kilometrede bir, başka bir medeniyetin izlerine rastlamak mümkün.

Tarihi Rekor: Türkiye’de Bir İlk
Türkiye genelinde en fazla tescilli arkeolojik alan Muğla sınırlarında yer alıyor. Bu sayı, onu Türkiye’nin “en fazla antik kent barındıran ili” yapıyor. Arkeologlara göre, Muğla’nın bu alandaki liderliği sadece sayıdan ibaret değil; kentlerin çeşitliliği ve korunmuşluk derecesi bakımından da eşsiz. Özellikle Lagina’daki Hekate Tapınağı, Knidos’un Afrodit Heykeli ve Letoon’daki kutsal alan, dünyaca tanınan yapılar arasında yer alıyor.

Kazılar Sessiz, Ama Anlamı Derin
Yüzeyin altında devam eden arkeolojik kazılar, her yıl yeni keşiflere kapı aralıyor. Yatağan’daki Stratonikeia Antik Kenti’nde yürütülen çalışmalar, bir zamanlar gladyatörlerin dövüştüğü arenalardan Osmanlı dönemine ait avlulara kadar geniş bir tarihin izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Bu yönüyle Muğla, sadece antik değil, çok katmanlı bir tarih anlatısı sunuyor.
Muğla Antik Kentler Gezi Rehberi (3 Günlük Mini Plan)
Hatırlatma:
• Müzekart al: Girişlerde işine yarar.
• Sabah erken git: Kalabalık olmadan gezmek için.
• Şapka, su, rahat ayakkabı unutma!
Bu haber 1.155 kez okundu.
