Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam
Header reklam

SAHİP OLDUĞUMUZ VARLIKLAR 

Bu haberin fotoğrafı yok

Ülkemizin sahip olduğu nice değerler adına önemli ayrıntılar vardı.

“Her birinin birbirinden farkı yoktur.

Her biri ayrı bir değer olduğu için istisna teşkil eden varlıklar olarak yer ederler.”

Hele bir tanesi var ki, ne denli istisna teşkil ettiği konusunda en küçük tereddüt yoktur.

Kaldı ki olamaz da…

Ezelden günümüze her dem istifade ediliyor.

Hem de tahminlerin üzerinde bir alanda.

Dolayısıyla onsuz olunamadığı için bir şekilde tahrip edilmesine asla gönlümüz razı olmazdı.

Olamayız da.

Bu nedenle her kim olursa olsun, onların korunup, kollanması için elinden geleni esirgememelidir.

Ancak bu tür bir yaklaşım sergilenmesi halinde gereği yerine getirilmiş,

Üzerimize farz olan görev tamamlanmış olurdu.

Aksi halde, yerine getirilmediği gibi bir vebal altında olunacağının resmidir.

                                                                     ***

Bilmem, neden dem vurduğum konusunda tereddüt edenler olur mu?

Yine de belirtmem gerekirse, ORMANLARIMIZ’dan dem vuruyorum.

Dolayısıyla her birimize kaçınılmaz bir görev düşüyor.

Sahip olduğumuz en önemli varlıklarımızdan olduğu için koruyup, kollamak ve de gelecek nesillerin istifadesine sunmak, asli görevimiz olmalıdır.

Hal böyle iken aksi düşünülemezdi.

Nasıl ki ilgili ve yetkililer yanında, özellikle duyarlı vatandaşlarımız tarafından korunup, kollandığı için günümüze dek uzandılar.

Bizler de aynı yaklaşım içerisinde olmak durumundayız.

Ancak bu tür bir yaklaşım gösterilmesi halinde, üzerimize farz olan görev yerine getirilmiş olurdu.

Değilse altı çizildiği gibi sorumluluk ve de vebal altına girilecek demektir.

Bu tür ağır bir yükün altına girilmek istenmiyorsa, bilinç içerisinde hareket etmek kaçınılmazdır.

                                                                       ***

Şahsen yıllar var ki aynı konuyu defalarca gündeme getirdim.

Sahip olduğumuz en önemli değerlerimizden olduğu yaklaşımı içerisinde hareket ederek, ormanlarımızın tahrip edilmeden geleceğe aktarılmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladım.

Bizler bu tür yaklaşım içerisinde olmalıyız ki, gelecek nesillerde aynı yolu izleyebilsinler.

Aksi halde, sorumluluk duygusundan yoksun bir yaklaşım sergilenirse, gün gelir vebal altında kalırız dedim.

Aslında toplumu oluşturan bireyler aynı yaklaşım içerisinde olmalıydı.

“Özellikle sahip olduğumuz ormanlar bağlamında konuşlandığımız kent MUĞLA, önemli bir avantajın sahibiydi.

Neresinden bakılsa % 67 oranında bir orman varlığı vardı.

Küçümsenecek bir rakam olmadığına göre ormanlarımızı koruyarak, yeni nesillerin istifadesine sunmak her birimizin göreviydi”

                                                                 ***

Kabul etmek gerekir ki Muğla halkı, ormanların neler ifade ettiği, nasıl bir değer olduğunun bilincindeydi.

Asırlardır aynı yaklaşım içerisinde olduğu için ormanların korunması ve de tahrip edilmemesi için elinden geldiğince duyarlılık göstermiştir.

Buna karşın zaman zaman gözlenen yangınlar neyin nesi? denirse, verilecek cevap bellidir.

Söz konusu yangınların çoğunluğu DOĞAL AFETLERDEN YILDIRIM DÜŞMESİ üzerine meydana gelmiştir.

Muğla aynı zamanda Türkiye’de Rize ilinden sonra en fazla yağış alan yerleşim birimi olduğu için zaman zaman söz konusu Yıldırımlar düşmektedir.

Akabinde söz konusu yangınlar meydana geliyor.

Yanı sıra, meydana gelen orman yangınları arasında halkın bilinçsizce TARLA AÇMAK gibi uğraşı sırasında, ateşin önünü alamadığı için alevler ormanlara sıçramaktadır.

Bunların dışında bir başka unsur KASIT’tır.

Kısa süre öncesinde Bodrum İlçesinde gözlendiği gibi SABOTAJ.

Aynı ilçenin ormanlık ve makilik alanında gözlenen yangının Sabotaj sonucu çıkarıldığı tespit ediliyor.

Sonuçta yadsımanın mümkün olmadığı bir realite var ki, aksi düşünülemez.

Ormanlar, SAHİP OLDUĞUMUZ EN ÖNEMLİ DEĞERLERİMİZ arasındadır.

Dolayısıyla koruyup, kollayarak geleceğe yol almasını sağlamak, asli görevimiz olmalıdır.