Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam
Header reklam

MUĞLA’DA KADINLAR ŞİDDETE KARŞI ALANLARDAYDI

Muğla’da kadınlar, 25 Kasım

Muğla’da kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Kampüs Cadıları Grubu’ndan Ceren Arslan, “Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin bulunduğu Kötekli’de biz genç kadınların nefes alması, katledilme tehlikesi olmadan adım atması imkansız hale geldi” dedi.

Muğla’da Menteşe Kadın Platformu öncülüğünde bir araya gelen kadınlar tarafından, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Akyol Parkı’ndan başlayarak Sınırsızlık Meydanı’na doğru yürüyüş düzenlendi. Yürüyüş sonrası yapılan basın açıklamasında, kadına karşı şiddetle mücadelenin süreceği belirtildi.

Basın açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini belirten Av. Alev Öztürk, şunları söyledi:

“Kadına karşı şiddetin ilk kez açıkça insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak tanımlandığı, kadına yönelik şiddet konusunda uluslararası alanda yaptırım gücüne ve bağlayıcılığa sahiplik uluslararası sözleşme olma özelliğiyle kadına yönelik şiddetle mücadelede en etkin yasal düzenleme olan İstanbul Sözleşmesinden usul ve yasaya aykırı şekilde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bir gece vakti çekilme kararı alınmıştır. Sözleşmeden çekilme kararının iptali için açılan davalar ise Danıştay 10. Dairesi tarafından reddedilmiştir.

“CEMAL METİN AVCI CUMHURBAŞKANINA TEŞEKKÜR EDEBİLDİ”

Eril yargıdaki özellikle İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının ardından artan cezasızlık politikası erkekleri koruyarak potansiyel failler yaratmış kadın katillerini daha da cesaretlendirmiş ve Pınar Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı duruşmada İstanbul Sözleşmesini iptal ettiği için Cumhurbaşkanına teşekkür edebilmiştir. Yine aynı eril yargı Pınar Gültekin’i yakarak vahşice öldüren katil Cemal Metin Avcı’ya haksız tahrik indirimi uygulamaktan çekinmemiştir.

İran’da yaşanan olaylara ve Laiklik mücadelesinin kadınlar için yaşamsal öneme sahip olduğuna değinen Dilek Bulut ise şöyle konuştu:

“Laiklik mücadelesinin kadınlar için yaşamsal öneme sahip olduğunu anlamak için 13 Eylülden beri devam eden İran’daki kadın mücadelesine bakın. Tahran’da 13 Eylül’de “ahlak polisi” olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki MahsaAmini’ni, 16 Eylül’de yaşamını yitirdi. Şeriat ve mollalara karşı İran’da kadınlar tam 71 gündür ayakta. Bugüne kadar 324 protestocu hayatını kaybetti. Aralarında onlarca çocuk var. 15.000 protestocu tutuklu.

“LAİK MEDENİ HUKUKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Kadını toplumsal hayattan koparmaya yönelik cinsiyetçi ve eşitlik karşıtı söylemler ile anayasal ilkeleri, yasaları yoksayan fiili uygulamalar ve ‘reform’ adı altındaki yasa paketleri ile parça parça ortadan kaldırılmak istenen laik medeni hukuktan vazgeçmiyoruz. Eğitim, çalışma, evlenme/boşanma, miras hakkı gibi, spor, sanat, siyaset yapma gibi tüm yaşamsal haklarını laik hukuk sistemi içinde kullanmak için mücadeleye devam eden kadınlar olarak laiklikten vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz.”

“TÜRKİYE’DE KADINLAR ÇOCUKLARINA DAHA İYİ BİR GELECEK VEREBİLME KAYGISINI YAŞIYORLAR”

Ekonomik krizin bedelini en ağır kadınların ödediğini söyleyen Tuğçe Arslan, şu ifadelere yer verdi:

“Uzun süredir devam eden ekonomik krizin ve giderek daha fazla yoksullaşmanın bedelini en ağır şekilde yine kadınlar ödüyor. Bugün Türkiye’de kadınlar kendilerinin ve aile üyelerinin temel ihtiyaçlarını en az harcamayla nasıl temin edebileceklerinin, elektriği, suyu en tasarruflu şekilde nasıl kullanabileceklerinin derdindeler. Bugün Türkiye’de kadınlar çocuklarına değil iyi bir gelecek verebilmenin kaygısını gütmek, onları besleyememenin, ısıtamamanın, tedavi ettirememenin üzüntüsünü yaşıyorlar. Ev emekçisi kadınlar artan enflasyon ve gittikçe daralan hane bütçeleri nedeniyle çarşı, pazar, ev arasında her gün daha da sıkışıyor. Bizler, mevcut siyasal ve ekonomik sistemin bizi içine düşürdüğü bu durumu kabul etmiyor, bütün kadınları bunu değiştirmek için dayanışmayla mücadele etmeye çağırıyor ve inatla güzel bir geleceğin hayalini kuruyoruz.

“TARİKAT VE CEMAATLER LGBTİ+’LARIN HAKLARINA SALDIRIYOR”

LGBTİ+’ların haklarından bahseden Demet Bolat, şunları kaydetti:

“AKP Rejimi’nin koruması altında ayrıcalıklı hale gelmiş, şımartılmış bir avuç tarikat ve cemaat durmadan kadınların ve LGBTİ+’ların haklarına saldırıyor. Din, toplumsal değerler, gelenek ve görenekler gibi bahanelerle, ataerkilliğin en zorba hallerini bizlere dayatmak istiyorlar. Geçtiğimiz aylarda pek çok şehirde “aile yürüyüşü” adı altında kadınların haklarına ve LGBTİ+’larınyaşamlarına saldıran bir dizi nefret yürüyüşüne tanık olduk. Nefret saldırılarına maruz kalan her bir LGBTİ+’dan sizler sorumlusunuz! Buradan haykırıyoruz, LGBTİ+’ları yalnız bırakmayacağız. LGBTİ+ hakları insan haklarıdır. Nefrete inat yaşasın hayat.”

“KÖTEKLİ’DE KADINLARIN KATLEDİLME TEHLİKESİ OLMADAN ADIM ATMASI İMKANSIZ HALE GELDİ”

Kampüs Cadıları adına konuşma yapan Ceren Arslan, MSKÜ’nün bulunduğu Kötekli Mahallesi’nde kadınlar nefes almasının, katledilme tehlikesi olmadan adım atmasının imkansız hale geldiğini belirtti.

MSKÜ’de ‘Cinsel Tacizi Önleme Birimi’ kurulmasını talep ettiklerini söyleyen Arslan, şöyle konuştu:

“Ülkede derinleşen şiddetin ve siyasal krizin etkilerini üniversitelerimizde de yaşıyoruz. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin bulunduğu Kötekli’de biz genç kadınların nefes alması, katledilme tehlikesi olmadan adım atması imkansız hale geldi. Ekonomik kriz ve yoksulluğun da derinleşmesiyle genç kadınlar için tacize uğramadan, iş yerlerinde mobbinge maruz bırakılmadan çalışmak zorlaştı. Erkeklerin, sadece üniversiteli kadınları taciz etmek için kampüs bölgesine gelmesi üniversiteli kadınlar üzerindeki şiddet ve baskının sadece bir örneği.

“TACİZCİ HOCALARA, CİNSİYETÇİ AKADEMİYE KARŞI MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMEDİK”

Pınar Gültekin, Zeynep Şenpınar gibi kadınlar üniversiteli genç kadın arkadaşlarımızdı, kız kardeşlerimizdi. Erkek şiddeti sonucu katledildikten sonra yargı sürecinde de kadını aşağılayan ve suçlayan söylemler devam etti. Bunların karşısında hiçbir zaman susmadık, erkek adalet karşısında gerçek adalet talebimizi yükselttik. Tacizci hocalara, cinsiyetçi akademiye, erkek şiddetine karşı mücadeleden vazgeçmedik. Her üniversitede Cinsel Tacizi Önleme Birimi olana kadar, üniversitelerde yaşadığımız şiddet, taciz ve eşitsizlikler son bulana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Haber :Esma Turan