Muğla’nın Menteşe İlçesi’ne bağlı Akbük Koyu’nda imara aykırı kaçak yapıların yıkımı sürüyor. Altaş Restoran ve Pansiyon’un işletmeciliğini yapan Öner Altaş, restorana ait iskelenin yıkımı sırasında sosyal medya hesabından yaptığı canlı yayın da, “Çocukluğumda atladığım gibi şuan da son defa bu iskeleden atlamak istiyorum” dedi. Altaş’ın denize atlamasından sonra iskele yıkıldı.
Menteşe Belediyesi tarafından mavi ile yeşilin kucaklaştığı Özel Çevre Koruma Alanı sınırları içerisinde yer alan Akbük Koyu’nda imara aykırı kaçak yapılarla mücadele sürüyor.
Bugün sabah saatlerinde başlayan yıkımları canlı yayın ile sosyal medya hesabından paylaşan Altaş Restoran ve Pansiyon’un işletmeciliğini yapan Öner Altaş, restorana ait iskelenin yıkımı öncesinde şunları söyledi:
“Turizm sezonunun başlayacağı bugünlerde çocukluğumuzun hatıralarımızın geçtiği iskelemiz yıkılıyor. Gönül isterdi ki turizmin başladığı bugünlerde bu iskele yıkılmasın. Kış sezonunda yıkılsın biz de hazırlığımızı ona göre yapalım. Çocukluğumda atladığım gibi şuan da son defa bu iskeleden atlamak istiyorum.”
Altaş’ın denize atlamasından sonra kaçak iskele, belediye ekipleri tarafından yıkıldı.
Öte yandan Altaş’ın paylaştığı canlı yayına vatandaşlar tarafından, “Ben bildim bileli bu iskele vardır,gözümün önünden sıra sıra bağlanan yatlar geçti,yazıklar olsun,eski değerler o oldu”, “Yazıklar oldun çocuklugumuzdan beri atladıgımız yüzdüğümüz yılların iskelesi”, “Çok üzüldüm çok güzeldi” yorumları yapılarak yıkıma tepki gösterildi.
“ÖNLENEMEYEN ÇARPIK YAPILAŞMA VAR”
Altaş, geçtiğimiz gün ise yine sosyal medya hesabından imara aykırı kaçak yapılar ve Akbük Koyu’nun sorunlarını ele aldığı şu paylaşımı yapmıştı:
Akbük dünyanın en güzel koylarından bir tanesi. Muğla Menteşe’nin tek sahili, tek denizi. Bölgenin sit bölgesi olması nedeniyle yapılaşma yasak ve 20-30 yıldır önlenemeyen bir çarpık yapılaşma var. Buraya düzgün korumalı bir plan yapılsaydı bu şekilde olmazdı. Bölgede genç yaşlı birçok kişi bu yapısal sorunlar sebebiyle mahkemelerde yargılanmakta ve birçoğu da hapis yatma tehlikesi ile karşı karşıya. En büyük suçları bu bölgede yaşıyor olmaları.
“İSKELELERİN YIKILMASININ DOĞRU OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”
Ülkemizde 2-3 yıldır süren pandemi ve geçen yıl meydana gelen orman yangınları gibi sebeplerden dolayı, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumu daha iyi hale getirebilmenin yolu turizm iken şimdi de yapı kayıt belgesi alınan 30 yıllık ahşap iskeleler yıkılıyor ve öyle bir zamanda yıkılıyor ki tam sezonun başlayacağı bugünlerde. Bu iskeleler Gökova Körfezi’nde mavi yolculuğun uğrak noktalarıdır. Küçük büyük herkesin üzerinden atlayıp denize girdiği balık tuttuğu halkın kullanımına açık bu iskelelerin yıkılmasının doğru olmadığını düşünüyorum.
“KAZALAR OLDU, YARALILAR BU İSKELEDEN ÇIKARILDI”
Bugüne kadar defalarca deniz kazası, boğulma, tekne batması gibi olaylar yaşandı. Bu gibi durumlarda AFAD, Deniz Polisi, Sahil Güvenlik iskeleleri kullanarak arama kurtarma yaptı. Yaralılar bu iskelelerden ambulansla çıkarıldı. Peki soruyorum. Bu iskeleler kaldırıldıktan sonra yaşanacak herhangi bir deniz kazasında bu teknelerin sahil güvenliğin kara ile bağlantısı nasıl yapılacak? En yakınımızdaki Ören’de turizmi canlandırmak için Marina yapılmışken bu teknelerin Akbük turizmine katkıda bulunmasını neden engelliyoruz?”
Altaş, Akbük Koyu’nun sorunları da şu şekilde ele aldı:
“Biz turizmden bahsedeceksek burada düzenlemeler yapmamız gerekiyor.
1- Plaj düzenlemesi: 1 kilometrelik sahil şeridinde sadece bir sıra şezlong atılabiliyor. 20 santim yakınından da araba geçiyor. Bugüne kadar bir kaza olmaması bir mucize. Sahil araç trafiğine kapatılmalı, buralardaki işletmeler geri çekilerek 2-3 sıra şezlong atılmalı ki burası bir plaj haline gelsin.
2- Arıtma: Buradaki işletmeler için bir arıtma sistemi kurulmalı.
3- İçme suyu: Akbük’te işletme ve evler yer altından kazdıkları tuzlu suyu kullanıyorlar ya da köylerden taşımalı su getiriyorlar.
4- İşyeri ruhsatları: Akbük’te sezonda 20’nin üzerinde işletme var. 4 ruhsatlı işletmeden birini işletiyorum. Burada bir düzenleme yapılarak bu diğer iş yerlerine ruhsat verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yaz aylarında 2000-3000 kişinin içeri girdiğini düşünürsek bu kadar işletmeye Akbük’ün ihtiyacı var.
5- Mescit: Yazın Akbük’e uğrayan günübirlik misafirlerin en çok talebi mescit. Uygun bir yere mescit yapılması gerekmektedir.
6- Balıkçı barınağı yapılması : Şu an dağınık olan küçük balıkçı iskelelerin tek bir iskele halinde daha düzenli hale getirilmesi.”
“AKBÜK’E HEP BİRLİKTE SAHİP ÇIKALIM”
Altaş sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Şimdi diyeceksiniz ki Akbük doğal sit bölgesi, biz orada plaj düzenlemesi yapamayız, su getiremeyiz, arıtma yapamayız, mescit yapamayız. Doğrudur burası Sit bölgesidir. Ancak ortada bir gerçek vardır ki yaz aylarında buraya günübirlik 2000-3000 tatilci girmektedir. Girişi kapatmak ya da bir düzenleme yapmak zorunludur. Amacım kimseye akıl vermek değildir fakat Akbük’ün 30 yıllık bir işletmecisi olarak hepimizin aynı düşündüğü bu düşünceleri aktarmanın bir sorumluluk olduğunu hissettim. Muğla’mızın tek denizi, tek sahili olan AKBÜK’e hep birlikte sahip çıkalım.”
Haber :Esma Turan
Bu haber 14 kez okundu.

