Muğla’da çimento fabrikasına karşı direnişini sürdüren yurttaşlar, yürütmeyi durdurma taleplerinin reddedilmesine tepki gösterdi. Muğla İdare Mahkemesi önünde toplanan bölge halkı ve çevreciler, yerel mahkemenin bir an önce keşif heyetini belirlemesini ve adil bir karar vermesini talep etti.
Menteşe’ye bağlı Bayır Mahallesi ile Yatağan ilçesinin Deştin Mahallesi ortak sınırında Tekağaç Mevkiinde kurulmakta olan Çimento Fabrikası’na karşı bölge halkının direnişi sürüyor.
Projenin yürütülmesinin durdurulması için yapılan başvuru, 10 Ocak 2023 tarihinde oybirliğiyle reddedildi.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu, Bayır Çevre Komitesi ve köylüler de bugün, ÇED olumlu kararının yürütülmesinin durdurulması için yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine, Muğla İdare ve Vergi Mahkemeleri önünde toplandı.
Burada grup adına basın açıklamasını okuyan Haluk Özsoy, şunları söyledi:
“Muğla Merkez ilçemizin Bayır Mahallesi ile Yatağan ilçemizin Deştin Mahallesi ortak sınırında Tekağaç Mevkiinde kurulmakta olan Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocaklarına karşı açılmış üç ÇED İptal davası vardır. Bu davalardan Menteşe Kent Konseyi, Akdeniz Yeşilleri Derneği ve 8 köylü tarafından 27 Ocak 2022 tarihinde 2 Nolu İdare Mahkemesi’ne açılmış olan dava ile Deştin Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tarafından 2 Mart 2022 tarihinde Muğla 3. İdare Mahkemesinde açılmış davalar 09-05-2022 tarihinde süre aşımından dolayı reddedilmişti. Daha doğrusu önce davanın görülmesine karar verip bilirkişi ataması yapmış, bilirkişi ücretini de almış, biz keşif gününü beklerken her ne olduysa bir anda kendi kararını bozup davanın görülmemesin gerektiğine hükmetmişti.
“YEREL MAHKEMENİN YAPMASI GEREKEN İLK ŞEY, ÇED OLUMLU KARARINI İPTAL ETMEKTİR”
Yerel mahkemenin bu kararı Danıştay’a temyiz edilmiş ve Danıştay tarafından lehimize karar verilmiştir. Danıştay Altıncı Dairesi 22/09/2022 tarihinde verdiği karar ile Muğla 2 Nolu İdare Mahkemesinin verdiği “Süre Yönünden Ret” kararının hukuksuz olduğuna hükmetmiş ve bozmuştur. Şimdi yerel mahkemenin yapması gereken ilk şey yürütmeyi durdurma kararı vererek çimento yıkım projesinin daha fazla zarar vermesini engellemek ve daha sonra da bir an önce davanın esasına girip yıkım projesinin dayandığı ÇED Olumlu kararını iptal etmektir.
“MAHKEME 10 AYI VE BU SÜRE İÇİNDE ÇİMENTO YIKIM PROJESİNİN HIZLA YÜRÜTÜLMESİNİ DİKKATE ALMADI”
Davanın Danıştay’dan lehimize dönüşü sonrası avukatlarımız hiç gecikmeden Çimento Yıkım Projesinin Yürütülmesinin Durdurulması için başvurdular fakat Yerel Mahkeme tarafından bu talep 10/01/2023 tarihinde oybirliğiyle reddedildi. Mahkeme ret gerekçesi olarak 8 Nisan 2022 tarihinde vermiş olduğu kararı gösterdi. Bu kararda mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması ve keşif sonucunda alınacak rapor incelendikten sonra yürütmeyi durdurma talebinin değerlendirilmesini karara bağlanmıştı. Yani Yerel Mahkeme ben on ay önce böyle bir karar verdim, bu karar geçerlidir demiş ve İtiraz Yolu Kapalı olmak kaydıyla “Yürütmeyi Durdurma” taleplerini reddetmiştir. Ama mahkeme vermiş olduğu yanlış karar sonucu kaybedilen 10 ayı ve bu süre içinde Çimento Yıkım Projesinin hızla yürütülmesini dikkate almamıştır.
“ÇOK CİDDİ KAMU ZARARI OLUŞACAK”
Çimento Yıkım Projesine karşı ilk dava 27 Ocak 2022 tarihinde açılmıştır ve 27 Ocak 2023’te tam bir yıl olacaktır. Bu süre içinde Muğla Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş, çimento yıkım projesini bitirmek için var gücü ile çalışmaktadır. Yürütmenin Durdurulması kararını vermemek, bu karara yapılacak itirazı bile yasaklamak ve şu ana kadar bilirkişi heyetini ve keşif gününü tespit etmemek, kararı en az beş-altı ay sonra tamamlanacak olan keşif sonuna bırakmak, çimento yıkım projesinin fabrika inşaatının yapılmasına ve doğa tahribatının geri dönülmez sürece sokulmasına en masumane tabirle göz yummak demektir. Ayrıca kararın Çimento Fabrikası inşaatı yapımından sonraya bırakılması çok ciddi bir kamu zararının oluşmasına da yol açacaktır.
“İVEDİ YARGILAMA USULÜ BENİMSENMİŞ”
İdari yargılamada, ÇED süreçleriyle ilgili davalarda ivedi yargılama usulü benimsenmiştir. İvedi yargılama usulünün sınırlı sayıda davalarda öngörülmesinin gerekçesi, bu davaların geciktirilerek sonuçlandırılmasının gerek idare, gerekse davacılar bakımından, telafisi güç veya imkânsız sonuçların doğmasına ve hukuki belirsizliğin oluşmasına neden olacağıdır. Ancak görülmektedir ki, Yerel Mahkeme tarafından verilen hukuka aykırı kararlar ile adalete ulaşabilmemiz için biz davacıların önünde en az 1.5 yıl beklemek gibi bir engel oluşmaktadır.
“10 AY DAHA MI KAZANILMAYA ÇALIŞILIYOR?”
Yargılama sürecinde “hatalı kararlar verilerek” geciktirilen yargılamada “adalet duygusuna güven” azalmaktadır. Mahkemelerin iş yükü yoğunluğu ile de açıklanamayacak bu durum, adil yargılanma hakkının açıkça ihlalidir. Geciken adalet, adalet değildir. Mahkemenin en hafif tabirle hatalı ve hukuksuz kararları yüzünden 10 ayımız boşa gitmiştir. Hala hukuksuz ve hatalı kararlarla çimento yıkım projesinin faaliyete geçmesi için bir 10 ay daha mı kazanılmaya çalışılmaktadır?
“BİR AN ÖNCE KEŞİF HEYETİ BELİRLENSİN”
Yerel Mahkememiz bir an önce keşif heyetini belirlemeli, keşif kararı vererek mahallinde yıkım projesini incelemeli ve mahkemeye sunduğumuz uzman raporlarının eşliğinde adil bir karar verip, bu Çimento Yıkım Projesini bir an önce durdurmalı ve ÇED Olumlu kararı iptal edilmelidir.”

Haber :Esma Turan
Bu haber 1 kez okundu.